8 Aralık 2009 Salı

Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?''
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

CAN YÜCEL

3 Aralık 2009 Perşembe

SEVGİ

Hani herkesin yemek yemesi farklıdır ya da bir kıyafeti giymesi farklıdır ama sonuçta yemek de yenir kıyafette giyilir. Ama sevgi öyle değildir. Herkes farklı gösterir sevgisini ve karşısındakinin algılayışı farklıysa bir türlü ulaşmaz o sevgi karşısındakine aynı dili konuşamazlar olmaz bir türlü takılır kalır bir yerde kim bilir kaç sevgi takılmıştır. Bu iletişim duvarına beklentiler farklıdır algılar farklı hele hele bir kadının bir erkeği algılaması ya da bir erkeğin bir kadını.

Kadın konuşur detayları düşünür ayrı ayrı inceler erkeğin her kelimesinin altından bir yığın taş çıkarır hatta abartalım kum taneleri kadar çok yeni imalar çıkarır oysa erkek ya sadece acıkmıştır ya da susamıştır ve bir bardak sudur esas derdi. Ne altında bir düşünce nede bir art niyet.

Erkek ise hiç düşünmez ne dedi ne demek istedi bu kadın şimdi diye ve genelde neye uğradıklarını anlamadan bir duvara çarpmış gibi yüzleri buruşuk ama hiçbir anlam katmadan bakakalırlar sonramı ne yaparlar tabii kii yeni bir yola çıkmak üzere ordan ayrılırlar kadınnn kala kalır ne gidebilir başka limana ne de telafi edebilir çünkü olan olmuştur da ne olduğunu anlamamıştır sadece detaylar arasında yeni detaylar üreterek sorunun ana kaynağına yaklaşmaya çalışırken çook çook aykırı nedenler oluşturmuştur. Ama sonuçta ne gidebilmiştir nede geri dönebilmiştir.

Hangisi sevgidir yeni yola gideninkimii yoksa detaylar arasında sıkışıp kalanınkimi.