7 Mart 2010 Pazar

Yenil bir daha yenil ve daha iyi yenil ama hep ayağa kalk ve yola devam et. Dost da düşman da görsün yenilginin bir insanı ezmediğini. Doğru bildiğinden inandığından ödün verme verme ki asıl yenilgiyi hiç bir zaman yaşama. Korktuğun ve kaçtığın yalnızlığın sadece ama sadece tek dostun olduğunu asla ve asla unutma.Göz yaşların hep saklı kalsınki kimse seni zayıf sanmasın yürü dimdik tekte kalsan tekmede yesen sen yürü birilerinin arkandan geliyor olması ya da olmamasının bir önemi olmadan yürü seni takip eden gözeten varsa bil ki seni en sevendir ama sakın geçmişte sana değer vermemiş olan ,şuan sana pişmalıkla sarılıyorsa unutma ya vicdanı sızlıyordur ya da gelecekte bir çıkarı vardır.

8 Aralık 2009 Salı

Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla...
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
''Günün aydın, akşamın iyi olsun'' diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.

Yoksa zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama ''Çaya kaç şeker alırsın?''
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

CAN YÜCEL

3 Aralık 2009 Perşembe

SEVGİ

Hani herkesin yemek yemesi farklıdır ya da bir kıyafeti giymesi farklıdır ama sonuçta yemek de yenir kıyafette giyilir. Ama sevgi öyle değildir. Herkes farklı gösterir sevgisini ve karşısındakinin algılayışı farklıysa bir türlü ulaşmaz o sevgi karşısındakine aynı dili konuşamazlar olmaz bir türlü takılır kalır bir yerde kim bilir kaç sevgi takılmıştır. Bu iletişim duvarına beklentiler farklıdır algılar farklı hele hele bir kadının bir erkeği algılaması ya da bir erkeğin bir kadını.

Kadın konuşur detayları düşünür ayrı ayrı inceler erkeğin her kelimesinin altından bir yığın taş çıkarır hatta abartalım kum taneleri kadar çok yeni imalar çıkarır oysa erkek ya sadece acıkmıştır ya da susamıştır ve bir bardak sudur esas derdi. Ne altında bir düşünce nede bir art niyet.

Erkek ise hiç düşünmez ne dedi ne demek istedi bu kadın şimdi diye ve genelde neye uğradıklarını anlamadan bir duvara çarpmış gibi yüzleri buruşuk ama hiçbir anlam katmadan bakakalırlar sonramı ne yaparlar tabii kii yeni bir yola çıkmak üzere ordan ayrılırlar kadınnn kala kalır ne gidebilir başka limana ne de telafi edebilir çünkü olan olmuştur da ne olduğunu anlamamıştır sadece detaylar arasında yeni detaylar üreterek sorunun ana kaynağına yaklaşmaya çalışırken çook çook aykırı nedenler oluşturmuştur. Ama sonuçta ne gidebilmiştir nede geri dönebilmiştir.

Hangisi sevgidir yeni yola gideninkimii yoksa detaylar arasında sıkışıp kalanınkimi.

6 Kasım 2009 Cuma

ERTELEMEK

Hayatımızdaki en basit işleri ertelemek ve sonrasında telaşa kapılıp hayatı yaşayamamızdan bahsetmek. Nelermi ertelenir en basitinden her pazartesi dıyete başlanılacaktır ama hiç bir pazartesi diyete başlanılmaz.Eski bir arkadaşa sadece bir ne haber demek için telefon açılacaktır ama o telefon bir türlü açılmaz çünkü daha önemlidir ya hayatı yaşamak trafikte işe giderken ya da eve koşarken yolda önümüze geçenlere yol vermemek için cebelleşmek ya da akşamları boş boş yaşamadığımız hayatların dizilerini seyretmek ve merakla bir sonraki haftayı beklemek,ya da tiyatro seyretmeyi sevmek ama yılda bir kere anca bir bilet alıp tiyatroya gitmek. Daha neler mi erteliyoruz.hemen hemen herseyi sonra yaş ilerliyor ve alıyor bir panik havası insanı eyvah iş hayatı, evlilik hayatı bunların peşınde koşarken yine devam ediyoruz ertelemelere bu hayatımızı ya kolaylaştırıyor kolaya kaçıyoruz ya da korkuyoruz isteklerimize öncelik vermekten, sorumluluklarımız ve yaşımızın gerekliliklerini geri planda bırakmaktan. Oysa ertelemeden doyasıya yaşamak lazım noktasına virgülüne ertelemeden,önemsiz gibi görünen ama aslında önemli olanları ertelemek yerine yapılacaklar listesine ilk sıralara koymalı kii gelecekte geçmişe baktığımızda keşke demeyelim.

Keşke diyete başlasaydımda şimdi şu elbisenin içinde güzel dursaydım.Keşke arkadaşıma telefon açsaydımda onu ne halde olduğunu öğrenseydim ya da son kez sesini duysaydım.Keşke daha çok oyuna bilet alsaydımda elimde bastonum olmadan önce gözüm görürken kulağım işitirken doya doya seyretseydim en güzel eserleri.


Herşey isteğimiz dışında bir nehirde sürüklenir gibi ya da rüzgarı arkamıza almış gibi gidiyoruz.İsteklerimizi hayallerimizi geride bırakarak.

Sonra geriye kalan sadece pişmanlıklar,göz yaşları ve bitmeyen keşke ile başlayan cümleler oluyor. Keşke…….